Melankoli nedir ?

melankoli

Melankoli nedir ? Kavram olarak tam anlamı ile neyi ifade etmektedir ?

Melankoli, günümüzde yaygın olarak kişinin az hareketli ve normalden daha heyecansız bir hayat tarzını sürdürdüğü depresyondan kaynaklanan bir duygudurum bozukluğu anlamında kullanılır.2000 yıl süresince akıl hastalıklarıyla ilgili bütün sınıflandırmalarda yer almıştır. Artık bu terimi kullanmak yerine “depresyon” terimi kullanılmaktadır. Bugün melankoli terimi kullanıldığında, şiddetli veya psikotik depresyon mevcudiyeti anlaşılmalıdır. Çoğunlukla 30 yaşından sonra ortaya çıkan melankolinin sebepleri değişiklik gösterebilir. Peki, melankoli nedir, evreleri neler, tedavisi var mı?

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/melankoli-nedir-melankolik-ne-demek-40909401

“Paltom bile ağır gelirken,
Nasıl taşırım
Koskoca dünyayı
Sırtımda?”

Kafka

Wilhelm Schmid Mutsuz Olmak kitabında da bahsettiği gibi

“Melankoli insanın varolmasının tarz ve biçimlerinden birisidir, ruhun bir oluş tarzıdır, insan varoluşunun asli bir unsurudur, bunu herhangi bir biçimde marazi sayamayız.”

Ruhun bir varoluş tarzıdır melankoli. İnsan her zaman için doğduğu tarihten itibaren zor bir dünyanın içerisine adeta fırlatılıyor. İşte bu cümle de bir melankoli eseri cümledir. Aslında yaşamımızda her şeyi, bakış açımızla biz belirliyoruz. Kullandığımız anti depresanlar ve çeşitli ilaçlar ile bunlardan kurtulabileceğimizi sanıyoruz ancak nafile. Beynin ve ruhun birlikte oluşturduğu bir sorunu, dışarıdan harici bir ilaç ile nasıl çözeceğiz ? Melankoli ve depresyonun ortak atadan geldiğini söylemek herhalde yanlış olmaz.

Ancak depresyon varoluşumuzun temelinde varsa, bunu değiştirebilmek mümkün olabilir mi ? Yoksa kadere razı gelip de bunun her zaman böyle mi olması gerekiyor.

Melankoli’yi insan kendi yaratıyor. Ve çoğu zaman da bundan içten içe zevk alıyor.

Belki çok acı ama aslında mutsuzluğumuzun temellerini biz kendimiz atıyoruz. Bazen melankoli ve depresyona ihtiyaç duyuye or insan. Özellikle bir eser üzerinde çalışırken sanatçıların sıkça başvurdukları bir yöntemde denebilir. Bazen insanın bir eseri oluşturabilmesi için bazı şeylerden yeterince beslenmesi lazım. Herkes sanatçıların özellikle halk ağzında müzik eseri, sözleri yada besteleri yapılırken bir sahil kenarında veya ormanda sessizlikte, huzurla yapılan bir düşünce eylemi sonucunda oluşturulduğuna kanaat getirilmiştir. Oysaki olay çok farklıdır.

Bir eser yazılırken veya bestelenirken, kişi yaşadığı koşullardan beslenir. Ve bu koşullar onu ne deni zorlarsa o derece kaliteli bir eser ortaya çıkar. Bu gerçekten böyledir. Dikkat edin. Sanatta, hep bir baş kaldırı, hep bir acı vardır. Acıdan ve yenilenmeden bahsetmeyen bir sanat çoğu zaman başarısız sayılmıştır. Dram eserlerinin de bu kadar kişinin aklında kalmasının en büyük nedeni budur. Dram, hayat içerisindeki dramanın bir yansımasıdır elbette. Sanatçı için durum böyledir. Bir şeylerden beslenmeden asla kaliteli bir eser ortaya çıkarılamaz.

Bunu Halil Cibran’ın şu sözlerinde de anlayabiliriz.

Melankoli,bana içimde yalnızlığı sevdiren ve inzivayı aratan bir hastalık gibiydi…
Halil Cibran

Depresyonun Temelleri Çocukluktan Başlar. Ve Bir Travma İle Gelişir, Ortaya Çıkar ?

Evet bir çok psikolojik problemin ortaya çıkışı gibi depresyonun da çocukluktan itibaren gelişen bir sorun olduğunu söyleyebiliriz. Tabii kişi doğuştan getirdiği bazı kişilik özellikleri ile de bu duruma yatkın olabilir ancak. Depresif ruh hali bir anda ortaya çıkmaz. Ya da çıksa da o derece kuvvetli olmaz. Her zaman bir kötü bir dış uyaranla veya olayla gelişir ve büyür.

Psikolojik Depresyon Ve Değersizlik Hissi

Psikolojik depresyon ve değersizlik hissi kişide gerçek anlamda başarıya giden yolu tam anlamıyla tıkar. Öyle bir durumdur ki kişi başarıya giden yolda yol almaktan, karar vermekten çekinir. Bu durumdan ötürü de hiçbir şey yapmak istemez. Bu da kişi de aslında hayal ettiklerini, düşündüklerini başaramaması gibi bir durumu düşünmesine sebep olur. Halbuki durum hiç de öyle değildir. Kişi bir yola çıkmasa sonucunu istediği kadar olumlu veya olumsuz olarak düşünsün bir yere varamaz. O yüzden eğer gideceğiniz yolun size yarar getireceği veya daha önceki deneyimlerde başarı sonlarına sahip olduğunu düşünüyorsanız. Hiç korkmadan devam edin. Başlayın, gerisi gelecektir. Freud bu konuda çok güzel bir paragraf ele almış.O bölümü sizlerle paylaşmak isterim.

“Hasta bize kendisini değersiz, başarılı olamayan ve ahlaken alçak biri olarak tanıtır; kendisini suçlar, kötüler ve dışlanmayı ve cezalandırılmayı bekler. Benliğine bu suçlamaları yönelten bir hastaya karşı gelmek bilimsel ve terapötik bakış açısından da verimsizdir. Hasta bir şekilde bir noktada haklı olmalıdır ve kendisine göre bir tanımlama yapıyordur. Gerçekten de hastanın bazı ifadelerini şartsız onaylamamız gerekir. Kuşkusuz söylediği gibi hiçbir şeye karşı ilgisi kalmamıştır; sevmeyi ve başarılı olmayı becerememektedir. Diğer bazı kendine yönelik suçlamaları da bize haklı gibi gözükebilir; çünkü melankolik olmayan diğer insanlara kıyasla sadece onun doğruya yönelik daha keskin bir bakışı vardır. Artan bir özeleştiri dozuyla kendisini önemsiz, bencil, sahtekar, bağımsız olamayan, tek hedefi kendi doğasının güçsüzlüğünü gizlemek olan biri olarak tanımladığında, bizim bildiğimiz kadarıyla kendisini anlamaya oldukça yakınlaşmış olabilir; sadece bir insanın böyle bir doğruya ulaşmadan önce neden hastalanmak zorunda olduğunu merak ederiz.”
Sigmund Freud, Yas ve Melankoli

Farklı düşünceler: Melankoli acaba sadece bir düşünce seli olabilir mi ?

Melankoliyi depresyondan ayıran en önemli özellik. Onun bir düşünce seli olduğudur. Yani bir çok düşüncenin aklınıza gelmesi ve o düşünceler içerisindeki insanın çırpınışı… Bu durumda melankoliyi doğru şekilde kullanmak ve o karışık düşüncelerden pozitif şekilde yararlanmak neden mümkün olmasın ?

Lâkin melankoli sadece taşkın bir düşünce selinin değil, duyguların vahşi dalgalanmasının damgasını taşır.
Mutsuz Olmak, Wilhelm Schmid

Kaderi yanlış mı anlıyoruz ? Yaşamımızdaki rolü biz belirleyemez miyiz ?

Yaratılış Seni, beni, falan filanı, şu veya bu vazifeyi yapmak için buraya gönderiyor. Kendimizde ancak bu belirli vazifeyi yapabilecek kabiliyetleri buluruz fakat bütün hayatımız ‘bizim için’ olandan başka işleri yapmakla geçer. Mutlu insanlar dünyaya hangi iş için geldiklerini bilmeyenler, mevcudiyetlerini işin oluruna bırakanlardır.

Melankoli, Tunç İlkman

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.