Kayak merkezlerinde bir hafta sonunuzu geçirmeyi mi istiyorsunuz ? Ya da biraz macera yaşamak için soğuk ve ıssız bir dağa mı yürüyüş planlıyorsunuz ? Bence tekrar düşünün. Çünkü şimdi anlatacağım olay duyan herkesin tüylerinin diken diken olmasına sebep olacak. Anlatacağım olay belki biraz daha farklı ve kısa bir anlatımla Dyatlov Geçidi olacak. Bu podcast’i hazırlarken çok değer verdiğim Kaan Ünsal Alphan abimin Dyatlov Geçidi Vakası Belgeselinden yararlandım. Yaptığı her video ile Türk gençliğinin ve Youtuber’larının değerli bilgilerle algılarının açılmasına ve gelişmesine katkı sağlayan Kaan Ünsal Alphan’ı tekrardan herkesin huzurunda tebrik ediyorum. Her videosu bana ilham kaynağı olan kanal için aşağıda yazıda verdiğim linki kullanabilirsiniz. Bu link sizi direkt Kaan Ünsal Alphan’ın belgesel kanalına götürecektir.
DYATLOV VAKASI
27 Şubat 1959 yılının soğuk bir gecesi olan bir olaydan bahsedeceğim sizlere. Tam 9 profesyonel dağcının Kholat Syakhl dağlarında zorlu bir yürüyüş gerçekleştirmek istemesi sonucunda, esrarengiz olayların oluşması ve tüm dağcıların ölümü ile sonuçlanan bir çözülememiş vakayı inceleyeceğiz. Bu videoyu ilk seyrettiğimde üniversite yıllarındaydım. Zaman bahara doğru olduğundan çok sıcaktı. Ve odamda klima açıktı. İnanır mısınız izlediğim bu belgesel bende adeta 4D 5D etkisi yarattı. Odanın ambiyansı ve anlatımın güçlülüğü beni bu olayı araştırmaya itti.
Kholat Syakhl dağlarının doğusunda yaşanan bu trajik elim olay yüzünden Rus hükümeti bir süre çok zor durumda kalmıştı. Daha sonrada o geçide dağda ölen 9 profesyonel dağcının lideri olan Igor Dyatlov’un ismi verilecekti. Artık oranın ismi DYATLOV GEÇİDİ’ydi.
Hayatını Kaybeden 9 Dağcı Kimdi ?
2 haftalık bir yolculuk planlanmıştı. Sovyet Rusyanın Ural Dağlarına tırmanış gerçekleştireceklerdi. Aslında 10 kişilerdi. Ancak içlerinden bir tanesinin başka bir işi çıkması üzerine 7 erkek 2 kadın olmak üzere 9 kişi olarak devam ettiler. İşte bu 9 dağcının hayatlarını kabusa çeviren olayın perde arkasını ve yaşanan olayları aktarmak bu yayındaki başlıca hedefimdir.
- Igor Alekseieviç Dyatlov, grup lideri olan Dyatlov (Doğum Tarihi: 13 Ocak 1936)
- Zinaida Alekseevna Koimogorova (Doğum Tarihi: 12 Ocak 1937)
- Lyudmila Alexandrovna Dubinina (Doğum Tarihi: 12 Mayıs 1938)
- Alexander Sergeieviç Kolevatov (Doğum Tarihi: 16 Kasım 1934)
- Rüstem Viladimiroviç Slobodin (Doğum Tarihi: 11 Ocak 1936)
- Yuri Alexeieviç Krivonişenko (Doğum Tarihi: 7 Şubat 1935)
- Yuri Nikolaieviç Doroşenko (Doğum Tarihi: 29 Ocak 1938)
- Nicolai Viladimiroviç Thibeaux-Brinolles (Doğum Tarihi: 5 Temmuz 1935)
- Semyon Alexandroviç Zolotarev (Doğum Tarihi: (2 Şubat 1921)


Dyatlov vakasında ölen gençler adına yapılan anıt mezar
9 Rus dağcı arkadaş, Ural dağlarında neden ölmüşlerdi ? Ural dağlarında yüzyıllardır yaşayan yerli bir kabile olan Mansiler bu dağa neden “ölüm dağı” adını vermişlerdi. Bir gecede 9 genç insanın bu sır dolu ölümlerinin arkasında ne vardı ? Rus dağcılardan geriye sadece soğuktan donmuş olan bedenleri, birinin koparılmış dili ve üzerinde hiçbir şekilde darp izi olmamasına rağmen kafatası ve kaburga kemiklerinde kırıklar tespit edilen bedenler kalmıştı.
Ural Teknik Üniversitesi mezunları olan bu 9 başarılı genç, tırmanışa hazırlanmak amacıyla 25 Ocak 1959 tarihinde Ivdel’e vardılar. Bu bölgeden Vizhai’ye devam ettiler. Bu sırada gruptan bir kişi Yuri yani Yudin Vizhai’ye giderken ayak bileğini burkması sonucunda yolculuğu sonlandırmak zorunda kalmıştı. Ancak bu o zamanlar talihsiz gibi gözüken olay,aslında Yudin’in gerçekten de talihli biri olmasından dolayı kaynaklanıyor olması gerçeğini değiştirmeyecekti.
Ekip motivasyonlu bir şekilde bir rekor olan bu görevi gerçekleştirmek için tırmanışa hazır
27 Şubatta yola çıkan 9 dağcı gencin 12 Şubat’ta başlangıç noktasına geri gelmeleri gerekiyordu. Bu süreyi tam olarak bilen Yuri Yudin’di. Ancak 12 Şubat tarihinde dağcılar beklenildiği gibi geriye dönmediler. Bu tip gezilerde kısa süreli gecikmeler normal karşılanırdı. Çünkü dağa gerçekleştirilen tırmanış gerçekten zor ve yorucuydu. Dinlenmeleri gerekiyor olabilirdi. Fakat zaman geçiyordu. Gençlerden hiçbir iz yoktu. Bu durum iyiden iyiye ailelerinin ve Yuri’nin canını sıkmaya başlıyordu.
Zaman geçip de gruptan tek bir haber alınamadığı için orduya haber verildi. Çünkü o bölgeye herhangi başka bir ekibin ulaşması mümkün değildi. Ordu ve helikopter desteği ile gençleri ve geçtikleri güzergahları araştırma çalışmaları başladı. En sonunda gençlerin kamp alanları bulundu. Fakat çok ilgiçtir ki kamp alanı boştu. Yani kamp alanında hiçbir dağcı yoktu. Gençler nereye gitmişti ? Olay yerinde bulunan yegane şey parçalanmış bir çadırdı. Gençlerin eşyalarıda çadırın içinde ve yakınında yer alıyordu. Bu durumda askeri inceleme komisyonu dağcıları araştırma işini öncelikle çadıra ve çadırın dar çevresine yönlendirdi. Yapılan detaylı incelemelerde gençlerin ayak izleri bulundu. Ayak izleri takip edildi. Ve daha sonrasında araştırma derinleşiyordu. Ve bu işin sonu çok iyi olmayacaktı. Tarama çalışmaları derinleştikçe araştırma yapan ekibin adeta kanını donduracak detaylar ortaya çıktı.
Olay Yeri İncelemesi Ve Talihsiz Olayın Arkasındaki Sır Perdesi Aralanmaya Başlıyor
Dağcıların geçiş güzergahları ve yolları arasındaki süreyi bilen Yuri Yudin, 9 kişilik ekibin 12 Şubatta Vizhai’ye geri dönmesi gerektiğini biliyordu. Yine de ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle grubun birkaç gün gecikmesini normal karşıladı. Fakat zaman geçip gruptan hala haber alınamayınca ordu ve helikopter desteğiyle arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Sonunda kamp alanı bulundu. Fakat kamp alanında dağcılar yoktu, olay yerinde sadece parçalanmış bir çadır ve dağcıların eşyaları vardı. Bunun üzerine çadırın etrafında inceleme yapılmasına karar verildi. İncelemelerde dağcıların ayak izleri tespit edildi ve izleri sürülmeye başlandı. Araştırma derinleştikçe araştırmacılarının ve bölge sakinlerinin kanını donduracak detaylar gün yüzüne çıkıyordu.
Yapılan araştırma çalışmaları ilerledikçe gruplar halinde 9 dağcının cansız bedenlerine ulaşıldı. Çok garip bir kanıt bulunmuştu. Buna kimse anlam veremiyordu. Gençlerin çadırı içeriden yırtılmıştı ve o soğuk ve simsiyah olan gecenin karanlığında kimisi yalınayak kimisi çorapla buz gibi soğuk karın üzerinde uzun süre koşmuşlardı. Bir şeylerden kaçıyor olabilecekleri göz önünde bulundurulacaktı.
Olay İlginçleşmeye Başlıyor
Kurtarma ekibi artık umutlarını kaybetmişti. Dağcıların cansız bedenlerini bulmak için, çalışmaları ormana yönlendirdiler. Kamptan yaklaşık olarak yarım kilometre uzakta ulu bir sedir ağacının hemen dibinde dağcılardan ikisini buldular. Bu kişiler Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’ydu.
Çok gariptirki çadırdan kaçan bu gençler daha sonrasında çevredeki ağaç dallarını toplayarak ateş yakmışlardı. Gerçekten soğuk olan bu kar cehenneminde ısınmaya çalışıyorlardı. Dağcıların üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Geri kalan giysileri alınmıştı. Fakat daha sonradan da anlaşılacağı üzere sağ kalan diğer arkadaşlarının onların ölmüş oldukları düşünerek üstlerindeki giysileri giydikleri anlaşıldı.


gençlerin cesetleri
Araştırmalar ilerledikçe gruplar halindeki gençlerin cansız bedenlerine ulaşıldı. Çadırın etrafında yapılan araştırmadan anlaşıldı ki dağcılar çadırı içerden yırtmıştı ve gecenin karanlığında kimisi ayakkabı kimisi ise çorapla karın üzerinde koşmuşlardı. Kurtarma ekipleri umutsuzca artık dağcıların cesetlerini bulmak ümidiyle ormanlık alana yönelmişlerdi. Kamptan 500 metre ileride sedir ağacının dibinde dağcılardan Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’nun cansız bedenlerine ulaştılar. İkili sedir ağacının dallarını toplayarak ateş yakmış ve ısınmaya çalışmışlardı. Dağcıların üzerlerindeki elbiseler alınmıştı. Daha sonra anlaşıldı ki sağ kalan dağcılar arkadaşlarına ulaştıklarında ölmüş olduklarını görerek onların giysilerini giymişlerdi.
İşin içine dahil olan tüm araştırmacılar şok olmuşlardı. Gerçekten de bu hazin son onları çok etkilemişti. Daha sonrasında 2 cesedi buldukları yeri ile gençlerin kaldıkları kamp arasında üç cesede daha ulaştılar. Olay yaşandıktan sonra üç dağcı kampa geri dönebilmeyi ummuşlardı. Muhtemelen bu umarsız geri dönüş yolculuğunda yollarını kaybetmişlerdi. Ve her biri ayrı ayrı yerlerde ölü bulundu. Bu üç dağcı grubun en profesyonel dağcılarıydı. Onlar grubun lideri olan Igor Dyatlov, Zina Kolmogorava ve Solobin’di. 5 Gencin cesedine ulaşılmıştı. Ancak 4’ü hala kayıptı. 4 Mayıs tarihinde araştırmacılar sedir ağacının yaklaşık 100 metre uzağında dört dağcının cesedine ulaştı. Bu ulaşılan sonuçlar ile birlikte tüm dağcıların cesetleri gün yüzüne çıkarılmıştı. Ancak olayda gerçekten çok büyük gariplikler vardı. İşler karmaşıklaşmaya başlıyordu. Bulunan 4 ceset incelendiğinde, arkadaşları öldükten sonra onların elbiselerini giydikleri kanıtlanmış oldu. Çünkü bulunan cesetlerden birinde sedir ağacının hemen yakınında ölen 2 gençten birinin yani Dubinnia’nın kürklü montu ve şapkası bulundu. Diğeri de Kronovinişenko’nun yün pantalonunu giymişti.
Dokuz genç Ural Dağlarında esrarengiz bir şekilde ölmüştü. Bu her zaman bir sır perdesi olarak kaldı. Hiçbir zaman çözülemeyen bu olay, tüm Rusyayıve dünyayı üzüntüye boğmuştu. Olayın nasıl gerçekleştiği konusunda hiçbir fikirleri yoktu. Talihsiz bir şekilde ölü bulunan gençler neden telefonlarını, yanlarında getirdikleri kameralarını almadan hatta ve hatta botlarını bile giymeden çadırı içeriden yırtarak kaçmışlardı ? Çadırda onları bu denli korkutacak ne olmuş olabilirdi ?
ve botsuz karda koşmalarına neden olacak ne yaşanmıştır?
Yüzlerce Cevapsız Soru
Haliyle akıllarda yüzlerce soru oluşmuştu. Bunun sebebi neydi ? Bu talihsiz olay nasıl ve neden gerçekleşmişti ? Acaba dağın yamaçlarında oturan bölgenin yerlileri olan Mansiler, onlara bir zarar vermiş olabilirler miydi ? Şüpheler onlar üzerine yoğunlaştırılmıştı. Bunun nedeni Mansilerin o dağı “ölüm dağı” olarak adlandırmaları ve o dağa giden kişilerin bir daha geri gelmediklerine inanmalarıydı. Acaba onların oluşturdukları bu mite karşı gelen bu gençler, bu yüzden öldürülmüş olabilir miydi ?
Daha sonradan anlaşıldığı üzere olayın Mansiler ile hiçbir alakası yoktu. Zaten Mansiler gerçekten de misafirperver ve sakin insanlardı. Daha önce bir suça karışmışlıkları da yoktu. Gözaltına alınan Mansi kabilesinden bazı kişiler de serbest bırakıldı. Grubun efsane lideri olan Igor Dyatlov, çadırı açık bir araziye kurmuştu. Bunun nedeni ormanlık alandan uzak durma isteği ve dağın kontrolünü daha kolay gerçekleştirebileceği düşüncesiydi. Ama olay çok farklı gerçekleşti. Dyatlovun cesedi ormanda bulunmuştu. Buraya gitmemek için çadırı oradan uzak bir yere kuran bu deneyimli lider neden kaçarak ormana gitmişti ?


Mansiler
Sorular insanların akıllarını karıştırıyordu. Halk da artık bu durumdan rahatsızlanmaya başlamıştı. Rus hükümetinin bu kötü olaya bu kadar sessiz kalması onların hoşuna gitmiyordu. Neden daha büyük çaplı bir araştırma yapılmıyordu ?


Gençlerin Arkalarında Bıraktıkları Çadır
Olayın Sonucunda Ölen Kişilerin Hipotermi yüzünden öldükleri rapora yansıdı. Acaba gençler gerçekten vücut ısılarının aşırı yükselmesine bağlı olarak akıllarını yitirip sağa sola yarı çıplak bir şekilde koştururken dallara yada kayalara mı çarparak vücutlarının bazı yerlerinde hasara sebebiyet vermişlerdi. Bu durum hükümetin anlatımına göre bu şekilde olmaktaydı. Ancak olayın arkasında saklanan başka bir gerçek olabilir miydi ?
Paranormal Olaylar Bu Duruma Sebebiyet Vermiş Olabilir Miydi ?
Rus dağcılar bir nükleer deneyin ortasında mı kalakalmışlardı ? Bir nükleer patlama olduğunda patlama sonrasında sonik dalgalar oluşur. İşte bu durumda gençlerin üzerinde bulunan kırıklara sebebiyet verebilirdi. Fakat vücutlarında kırık olan sadece 2 ceset vardı. İşte geri kalan 7 kişide bu izlere rastlanılamaması olayın çözümünde bir yere varılamadığını gösteriyordu. Başka bir iddia ise çok ilginçti. Dağda yaşayan ve kar adam olarak aslandırılan Yeti’lere vurgu yapılmıştı. Ancak gençlerin öldükleri bölgede, gençlerden başka hiçbir kişinin veya herhangi bir canlılın ayak izine rastlanılamadı.
Bu durumda bu hipotezde çöp tenekesine atılıyordu. Olay iyice paranormal fikirlerin düşünülmesine sebep oldu. Acaba Uzaylıların varlığı ile ilgili bir sebepten ötürü bu olay yaşanmış olabilir miydi ? Yada gençlerin vücudunda bulunan radyasyon miktarı, bu profesyonel olan 9 dağcının çok gizli bir deneyin ortasında kaldıklarını mı gösteriyordu. Kafalar çok karışıktı. Hükümet bir şeyleri gizlemeye çalışıyor olabilir miydi ? Neyin açıklanmasından bu kadar korkuyor olabilirdiler ?
Bu durumun paranormal olaylarla bağdaştırılmasının sebebi daha öncede belirttiğim gibi Mansilerin o dağa “Ölüm Dağı” adını vermelerinin bir sebebi olması düşüncesiyle doğrudan bir ilişkisi vardır. Dağcıların hayatlarını kaybettikleri gece gökyüzünde tuhaf görüntüler ve dağdan gelen kesik kesik çığlıkların bu şüpheyi arttırmada payı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Rusya Hükümeti Olayın Üstünü Kapatmaya Mı Çalışıyordu ?
Gençlerin aileleri gerçek ve anlamlı bir neden ve ölüm sebebi beklerken Rusya hükumeti olayın üstünü kapatmaya çalışıyordu. Olay yeri adeta bir enfeksiyon nedeniyle karantinaya alınmış yasak bir bölge gibi kapatılmıştı. Yine çok ilginçtir ki İnternet’te araştırmalarım sonucu bulduğum bir kanıt beni bu konuda düşünmeye itmişti.
Olay yerinde hiç olmaması gerken bir metal parçası bulundu. Yazıyı okuduğunuzda metal parçasını da göreceksiniz. O dönem Rusya’da sır gibi saklanan bir roket denemesi yapılıyordu. Bu roket denemesi R-7 Semyorka’ydı. Gençlerin öldükleri gece olarak tahmin edilen gecenin karanlığında gökyüzünde turuncu küreler görünmüştü. Bu ihbarları dikkate alınmadı.
Peki ama ne olmuştu ? Profesyonel olan bu azimli 9 dağcının ölümü nasıl aydınlatıldı ? Hiçbir GPRS cihazının veya telefonun bile çekmediği bu ücra dağda gençlerin ardlarında bıraktığı fotoğraf makinelerine neden el konuşmuştu. Rus hükümeti bu cihazları neden kamuoyu ile paylaşmamıştı ? İşte bu sorular bu olayın çözülmemesi gerektiği üzerine düşüncelere yol açtı.


metal parçası
Dağcılar acaba o bölgede görmemeleri gereken neyi görmüşlerdi ? İşte bu noktada gelen sorulara Rus hükümeti kesinlikle karşı çıkmıştır. Fakat olay gecesinin video ve görselleri paylaşılmamıştır. Bir grup insanın özellikle de profesyonel kişilerin -30 derecelerde dağın başında donmaları muhtemel ilginç bir durum değildir elbette. Ancak cesetlerin üzerinde bulunan radyasyon etkileri raporlara yansımıştır. İşte burada farklı bir teori de kendine bir yer edinmiş oluyor. Yuri Krivonişenko ve doroşenko bir şok geçirmişlerdi. O yüzden daha sonraki araştırmalarda iki dağcının da geçirdikleri şokun da etkisiyle görme yitilerini kaybettikleri belirlendi.
Rüstem Slobodin’in Donmuş Haldeki Cesedindeki İlginç Görünüş
Rüstem Slobodin hakkında ise daha farklı detaylar ortaya çıktı. Slobodinin donma anındaki şekli çok garipti. Onun cesedi bulunduğunda vücudunda darp izleri bulunmuştu. Yanağında ve dudağında şişlik vardı. Ayrıca Slobodin midesini tutarak sırtını şiddet gördüğü kişi veya kişilere doğru dönmüştü. Muhtemelen darbe almaya devam ediyordu. Akıllara ilk gelen sonru Slobodin o gece yakın arkadaşı öldükten sonra kiminle boğuşmuştu ? Ancak yapılan incelemelerde daha önce de bahsettiğim gibi herhangi bir ayak izine rastlanılamadı.
Olay yerinde dört kamera bulunmuştu. Olay olduğunda bölgeden hızla uzaklaşan 9 dağcıdan sadece biri kamerasını almayı akıl etmişti. O Semyan Zolotarev’di. Ne garip bir soruşturmaydı ki bu kamera kayıtları incelendikten sonra basın ile asla paylaşılmadı. Olay ile ilgili en bilgin kişi kesinlikle bir sağlık sebebi dolayısıyla gruptan ayrılan Yuri Yudin’di. Yuri Yudin, arkadaşlarının ne kadar cesur olduklarından bahsetmişti. Yudinde göre arkadaşları sıradan bir şekilde soğuktan ölecek dağcılar değildi. Çok cesurlar ve konularında uzman kişilerdi.
1990 Senesinde Gelen Açıklama
1900 lü yılların son zamanlarında 1990 da Rusya yeniden bir yapılanma sürecine girmişti. Ve o dönemde bu çözümsüz olay tekrar gün yüzüne çıkarıldı. Ve tekrar incelenen olaydaki sır perdesi çözülmeye çalışıldı. Ancak talihsiz genç dağcıların aileleri ve yakınları bu açıklamalardan hiçbir zaman tatmin olmamışlardı.” Travmetik hipotermi” işte o dönem araştırmacıların üzerinde durduğu tek mantıklı açıklama buydu. Herkesin ağzında aynı cevap vardı. Onların hipotermiye bağlı olarak vücut ısılarının artması ve sonrasında dayanamayıp kıyafetlerini çıkardıkları ve sonrasında da dondukları yönündeydi.
Küçük Yuri olay yaşandığında daha 12 yaşındaydı. Bu süreci, o dönem kayıplarından sonra araştırmaktan geri durmadı. Yetkililer onu hiçbir zaman o bölgeye sokmamışlardı. Yuri hayatı boyunca arkadaşlarını neyin öldürdüğünü bulmaya çalıştı. Yuri 27 Nisan 2019 tarihinde de gözlerini yumdu. Aklındaki sorulara tüm yaşamı boyunca bir sebep arayan Yuri Yudin tüm ömrünü psikolojik destek alarak geçirdi. Bir belgesel kanalının çektiği videoda son sözleri şu şekilde olmuştu. “Hayatım boyunca bir soru sormak hakkım olsaydı, o’da “o gece arkadaşlarıma ne oldu? sorusu olurdu” demiştir.
Dyatlov Geçidi Vakası İle İlgili Arşiv Fotoğrafları
Bir önceki Podcast yayınımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Sizde bu şekilde podcast yayınlarının devam etmesini istiyorsanız. Bizi sosyal medyada paylaşabilir ve destek olabilirsiniz.
Güzel ve dikkat çekici bir yazı olmuş