Dünyanın 1. En Kötü İnsanı Olarak Anılan Crowley'in Garip Hikayesi

Hiç insanüstü bir varlıkla iletişime geçtiniz mi?Peki ölümünüzden sonra en fazla ne kadar kötü anılabilirsiniz?

İçerik Kaynağı

İnsanüstü bir varlıkla iletişime geçmek bir insan için mümkün olabilir mi ? Bir dönem kafaları çok kurcalayan bir kişi ile ilgili araştırma yazımıza hoşgeldiniz. Onun adı Aleister Crowley. Crowley yaptığı girişimler sonucunda çok ünlü bir isim olarak tarih sayfalarında yerini alacaktı. Ancak onun bu ünü, onu şeytan lakaplı biri yapmaktan alıkoyamayacaktı.

Aleister Crowley 1875 yılı İngiltere doğumlu has bir İngiliz. Protestanlıkla yetişen Crowley ailesinin de isteği ile Darbyte topluluğuna katıldı. Darbyte topluluğu, Protestanlığın en uç noktalarında eğitim veren bir okul ve birlikti. Bu özel din eğitimleri ve ebeveyn baskısı ile bu okulda okuyan Crowley, baskılar sonucunda Hristyiyanlığa karşı şüphe duymaya başlamıştı.

Ona göre Hristiyanlıkta bazı şeyler eksik ve hatalıydı. İncil’de tutarsızlıklar olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden yaptığı eleştiriler neticesinde okul tarafında ve din eğitimi veren hocaları karşısında tepki toplayacaktı.

Bu okuldan bir şekilde ayrılan Crowley, daha sonra Trinity kolejine kayıt yaptırdı. Burada psikoloji, eğitim ve ekonomi konusunda dersler aldı. Daha 23 yaşındaydı. Ama içerisinde bulundurduğu farklı potansiyel onu çok esrarengiz bir topluluk olan Altın Şafak Hermetik Cemiyet’ine katılmaya itti. Crowley yeni katıldığı esrarengiz grubun liderine çok büyük bir saygı duyuyordu. Ona “usta” diyordu. O kişi MacGregor Mathers’dan başkası değildi.

Bu tanışmadan sonra kendini daha da çok geliştirmek, ve konu hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla dünyayı gezmeye başladı. İlk durağı Hindistan olacaktı. Orada Yoga Ve Budizm ile ilgili teknikleri incelemeye başladı. Doğudaki teknikler onun ilgisini hiç olmadığı kadar çekiyordu. Hocasının da desteği ile “Kabala” yı incelemeye başladı.

Kraliyet Akademisi Başkan’ının kız kardeşi Rose ve Crowley arasındaki duygusal bağ

Kraliyet Akademisi Başkan’ının kız kardeşi Rose ve Crowley arasındaki duygusal bağ gittikçe kuvvetleniyordu. Sonrasında Rose Edith Kelly ile dünya evine girdi. Balayı için Mısır’ın başkenti Kahire’yi seçmişlerdi. Yine bu seçimde kendi düşüncelerini destekleyen düşünceler bulmak, ve araştırmalarını daha ileriye taşımak için kendi açısından çok önemliydi. Kahire’ye gittiğinde İslam mistisizmi ve Arapça hakkında araştırmalar yaptı. Daha sonra yaptığı bir çalışma hayatının en çok ses getiren işlerinden birini yapmasına sebep olacaktı.

Aiwass isimli insanüstü bir varlıktan bazı bilgiler aldığını, daha sonra da bu konu üzerine bir kitap yazdığını iddia ediyordu.

Crowley çok garip bir şekilde Aiwass isimli insanüstü bir varlık ile iletişime geçtiğini söylüyordu. Bu görüşünü dünyaya açıkladıktan hemen sonra Telema öğretisinin de temel kitabını yazmaya başlayacaktı. “The Book Of Law” Türkçesi ile Hukuğun Kitabı olarak çevrilen bu kitap eski dönemlerde tapılan Sümer tanrsı Shaita’dan öğretiler içeriyordu. Crowley o kadar iletiye gitmişti ki, eski dönemde yaşadığı iddia edilen Sümer Tanrı’sının kendisi olduğunu belirtiyordu.

Cezayir’deki Doğulu Tapınak Şövalyeleri Tarikatına Üye Oldu

Crowley Tapınak Şövalyeleri’nin Doğudaki Tarikatına üye olmuştu. Bu üyelik daha sonradan onu tarikatın İngiltere’deki kolu haline getirecekti. Eşi Rose ile birlikte ilk çocuklarını kucaklarına aldılar. İsmi Lilith idi. Avrupa’ya döndüğünde öncelikle Alp’lere hemen ardındanda 1905 yılında Dünyanın en yüksek zirvesi olan Kançencunga Dağı’na tırmandı.

Mistik arayışı hayatının hiçbir döneminde son bulmamıştı. Bir gün ailesi ile birlikte çıktığı Çin gezisinde Antik bir kehanet yöntemi konusunda bilgilendi. Bu yöntem o dönem çok da bilinmeyen Ching’di. Çin dışında bu bu yöntemi kullanan ilk kişi olmak istiyordu. O yüzden ailesini Çin’de bırakıp önce Kanada’ya sonra da ABD’ye seyahat etti.

Artık dünyayı tersten dolaşıyordu. Son durağı İngiltere Olacaktı

Aailesini Çin’de bırakıp önce Kanada’ya sonra da ABD’ye seyahat ettikten sonra son durak olarak İngiltere’ye gidecekti. Evine döndüğünde küçük kızı Lilith’in tifüs hastalığı nedeniyle hayattan ayrıldığını öğrendi. Eşi de bu dönemde ondan boşanmıştı. Artık tek başınaydı ve yalnızdı. 1912 yılında “The Book Of Lies” kitabını da yayınlayan Crowley, ailesinden kalan mal mirasınında azalması ile ABD’ye taşınmak zorunda kaldı. Vanity Fair dergisi için cinsel içerikli büyüler yapıyordu. Arkadaşı Ananda Coomaraswamy’nin eşi Alice Richardson’dan hamile kalması için bir büyü denedi. Bu büyüde başarılı oldu. Fakat Richardson düşük yaptı.

1920’de Yayınlanan Kitabı Telema Manastırı onu çok farklı bir noktaya taşıdı.

Sicilya’ya 1920 yılında gittiğinde “Telema Manastırı” kitabını yayınladı. Bu sayede çok fazla sayıda mürit elde etmişti. Özellikle Vatikan’a adeta bir meydan okuma girişiminde bulunuyordu. Hayatının en parlak dönemlerini bu zamanlar yaşadı. Fakat ahlak konusundaki tutarsızlıkları ve dini törenlerde kullandığı uyuşturucu maddeler nedeniyle İngili basınında büyük bir yankı bulmuştu. Tapınağın öğrencilerinden Raoul Loveday´ın zehirlenerek ölmesi onun için son damla oldu. Ve kara büyücü Crowley’nin İnsanları şeytana kurban ettiğine inanıldı…

Crowley’i dünyaca tanınan bir isim haline getiren sebeplerden biride buydu. 1947 yılında İngiltere’de Hasntings şehrinde öldü. Öldükten sonra bir çok ünlü isim tarafından adı yaşatılmaya çalışıldı. Özellikle David Bowie,Ozzy Osbourne gibi isimler onun adına besteler yapmıştı. The Beatles efsanesine ve Sergeant Pepper albümünde esin kaynağı olup, albüm kapağında yer almıştır. Ayrıca Led Zeppelin’in gitaristi, Jimmy Page’i tüm eşyalarının koleksiyonunu yaptıracak Ve hatta sadece 1 yıl yaşadığı İskoçya’daki Bleskine Şatosu’nu dahi satın aldıracak kadar kendine hayran bırakmıştır.

Fakat tüm bu yaşanmışlıkları ve ünü onun dünyanın en kötü insanı olması gerçeğini değiştirmiyordu. Yaşadı ve öldü. Sonrasında güzel şeyler yerine insanların kafasını karıştıran ve kötü bir şöhrete sahip bir kara büyücü olarak hayattan ayrıldı.