Eden Edgar Allan Poe’nun Gizemli Ölüm Sebebi Ve Teoriler

Eden sadece gotik edebiyatının gelişmesine sebep olmamış. Bunun yanı sıra komple yazın sanatını derinden etkilemiştir. 1809 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Boston eyaletinde doğan Edgar Allan Poe 1849 yaşında yani daha hayatının yarısında hayata gözlerini kapamıştır. Çok kısa bir ömüre bir çok edebi eser sığdıran Edgar Allan Poe’nin ölümünde bazı gariplikler vardı. Poe’nin ölüm sebebi sizleri de etkileyecektir.

Poe’nun öykülerini okuyan herkes bilir ki çok karanlık bir hayal dünyasına sahiptir ABD’li yazar. 7 Ekim 1849 günü bilinmeyen bir nedenle 40 yalında ölen ünlü yazarın hayatı da aslında bir o kadar karanlık bir geçmişe sahip. Hazır olun başlıyoruz.

Edgar daha sadece 2 yaşındayken annesi ölmüştür. Üç kardeş olan minikler birbirlerinden uzakta farklı ailelere evlatlık verilmiştir. Daha bu kadar hayat zorluğu yetmezmiş gibi 15 yaşına geldiğinde ilk aşkı ölüyor. Edgarı derinden etkileyen bu olaydan sonra bir dizi karanlık ölümler de gerçekleşmeye devam ediyor. 20 yaşına geldiğinde evlatlık verildiği annesi ölüyor. İlk karısı ( aynı zamanda kuzeni oluyor) 24 yaşında hayata gözlerini kapatıyor. Bunlar olduğunda Poe tam 37 yaşındadır. Yani ölümüne yavaş yavaş yaklaşacağından habersiz bir şekilde yaşamaya devam ediyordur.

Hayatında Yaşadığı Başarısızlıklar

Bir insanın hayatında yaşadığı başarısızlıklar o insanı farklı bir kimliğe büründürebiliyor. Ve hayal dünyasını baştan sona etkiliyor. İşte Edgar Allan Poe’ da onlardan biri. Lise yıllarında tasdikname ile okuldan uzaklaştırılıyor. Wes Point Harp Akademisine zorlukla giren Edgar daha sonra bu birlikte emre itaatsizlik suçlaması ile görevinden uzaklaştırılıyor. Bu zorlukları yaşayan Edgar Allan Poe’ya ailesi de sırt çeviriyor, üvey babası onu evden kovuyor ve çevresindeki mahalle komşuları, akrabaları onunla görüşmek istemiyorlar. İşte bu noktada Edgar’ın karanlık dünyası artık yerine tam olarak oturuyor denebilir.Çok sevdiği sevgilisi Elmyra Royster adlı kadın o uzakta bir yerde çalışırken başka bir adamla nişanlanıyor. Bu onu derinden etkiliyor. Ancak yaşamak için para kazanması gerektiğini biliyordu. Poe daha sonra Southern Literary Messenger’da editörlük yapmaya başlıyor. Ancak bu iş yerinde de fazla bir iş deneyimi olmadan atılıyor. Bunun en büyük nedeni iş yerinde çalışma esnasında içmesi. O dönemlerde “Kuzgun” adlı bir kitap ile ünleniyor. Ama bu kitap da yazara 15 papel’den daha fazlasını kazandırmıyor. Artık Edgar Allan Poe tam anlamıyla bitik bir adam olarak hayatına devam etmek zorunda kalıyor.

40 Yaşındaki Yazarın Son Günü 7 Ekim 1849

7 Ekim 1849’da Baltimore’dan geçerken ölüyor. Nasıl öldüğüne dair resmi bir kayıt bulunmamaktadır. Ölümü ile ilgili öne sürülen bir kaç tez var. 1. tez şu şekilde: Poe editörlük işi için Philadelphia’ya gidiyor. 3 Ekim günü Joseph Walker adında gazetede dizgicilik işi yapan bir adam Poe’yu bir hendekte buluyor. Üzerinde yırtık ve mahvolmuş kıyafetleri ile bulunan Poe kendinden geçmiş bir haldedir. Bulunduğu an ile ölümün gerçekleştiği ana kadar geçen sürede başına ne geldiği tam olarak anlaşılamıyor. Çünkü Poe o zaman diliminde bilincini tekrardan kazanamıyor. Ölmeden önceki gece Doktor John Mpran’a sürekli “Reynolds” adını sayıklıyor. Peki bu sayıkladığı Raymonds kimdi ? Bu hiçbir zaman bir açıklığa kavuşamadı. Poe, eğer ölmeseydi çocukluk yıllarından kalan çok sevdiği bir kadın Rosyer ile evlenecekti. Resmi ölüm sebebi ise “beyinde kan birikmesi” olarak not edilmiştir. Bunun en büyük nedeni de alkol zehirlenmesi olarak işaret ediliyor. Ama geride bir kaç açıklanamayan soru kalıyor. Raymonds kimdi ? Üzerindeki kıyafetler neden paçavra halinde yırtıktı ? 1 Hafta sonra evlenecek bir adamın ölümüne içmesine sebep olacak şey de neydi ?

Esrarengiz ölüm ve zaman yolcusu teorisi

Jake Offenhartz adlı gazeteci Edgar’ın bir zaman yolcusu olabileceği teorisini öne sürmüştür.

1837 yılında yazılan ve yazarın tek romanı olan the narrative of arthur gordon pym of nantucket’de yaşanılan açlık nedeniyle mürettebat tarafından yenen Richar Parker isimli denizcinin olayı ne tesadüftür ki 1884 yılında tam da romanda bahsedildiği üzere yaşanılacaktır.

Erzakları bitmiş olan ve batmak üzere olan gemiden zor bir şekilde kurtulan 3 kişinin yaşadığı inanılmaz ve korkunç olay, daha henüz 17 yaşında olan denizci Richard Parker isimli gencin diğer mürettebat tarafından yamyamlaşarak yenmesi olayı çok benzer bir biçimde yaşanıldığı tarih olan 1884 yılından 47 yıl önce Edgar Allan Poe tarafından yazılmıştı. Hikaye birbirlerine o kadar çok benziyorduki The Sunday Times gazetesinde çalışan bir gazeteci Arthur Koetler bu olayları ve yazılan romanı ele alır, ve gazetede bu konu üzerine bir makale ele alır.

Poe’nun 1840 yılında yazdığı The Bussinessman isimli hikayesinde, beyninin ön lobunda ortaya çıkan bir hasar dolayısıyla sosyopat bir gence dönüşen kişi anlatılır. Ancak yıllar sonra bilim insanları ve araştırmacılar bu yazılan hikayedeki olaya çok benzer bir olay yaşanır. Hikaye yazıldıktan 8 yıl sonra yaşanan bu olay Phineas Gage isimli bir adamın başına gelen psikolojik bir durum ile ilgilidir. Kaza sonucu, kafasına giren bir demir ile davranışları değişen ve şiddet içeren eylemlerde bulunan bir adamın, beyninin ön lobunda bir sorun yaşadığı anlaşılır. Bu olaylardan ve araştırmalardan sonra ünlü nörolog Eric Altschuler, Edgar Allan Poe ile ilgili olarak “bir düzine semptom var Poe bunların hepsini biliyor. o öyküde her şey var, biz daha fazlasını ancak öğrenebildik. bu o kadar kesin ki, haliyle çok acayip. sanki Poe’nun zaman makinesi vardı” sözlerini sarf edecektir.

Bitirirken Poe’nun Big Bang Teorisi ile ilgili teorisi ortaya atılmadan 80 yıl öncesinde kaleme aldığı “Euroka” isimli düz yazı olarak yazılmış şiirinde, genişleyen bir evrencen bahsetmiştir. Bununla kalmayan Poe bu genişleyen evrenin bir parçacıktan ortaya çıkan ani bir ışıkla meydana geldiğini söyler. Ayrıca Olber Paradoksu için, genişleyen evrendeki ışığın henüz bizim güneş sistemimize ulaşmadığını öne sürer. Ölümünden yıllar sonra ünlü astronom ve bilim adamı olan Alberto Cappi ise, ünlü yazarın zamanında henüz böyle bir teoriye ulaşılacak gözlem tekniğinin ya da herhangi bir kanıtın var olmadığını, o dönemdeki hiçbir astronomun sabit olmayan bir evreni hayal bile etmediklerini söyleyecektir.