Teknoloji hızla gelişirken, insanlık bir felakete doğru sürüklenebilir mi ? Bu teknoloji sürekli ilerlerken insan kendi yetilerini kaybedebilir mi ? İnsan beyni o kadar karmaşık ve mükemmel olmasına karşın makineler ve bilgisayarların onları geçebilme imkanı var mı ? Dünyayı kara bir aleme götürebilece teknolojiler neler ? Dünya ileride daha kötü ve yaşanılamaz bir yer olacak mı ? Gerçekten eğer bu distopik fikirler ve öngömrüler gerçek olursa dünya kendi kendine yetemeyecek bir hal alabilir. Ve insanların, ona uyum sağlayamayanların sonunun geleceği bir cehennem olabilir.
İşte yukarıda da anlatmak isteğim; Yeni gelişen teknoloji ile birlikte insanoğlu ve dünyayaı ileride neler bekliyor. Ve bunun distopik yanları neler ? Black Mirror adlı bir diziye başladım. Çok farklı ve bir o kadar da iyi kurgulanmış dizi.
Black Mirror Ne Anlatıyor ? ” Bakmaktan Asla Pişman Olmayacağınız Bir Ayna”.
2011 yılında başlayan serüvenine sessiz sedasız devam eden bir başyapıt resmen bu dizi. Distopik kurgu seven ben gibi dizi ve film izlemeyi sevenler için gerçek bir nimet. Bence distopik anlayışta çok farklı kurgusuyla çok farklı bir strateji izleyen her bölümünde farklı bir teknolojik gerçekliği ve ileride yaşanabilecek olayları inceleyen bir konuya sahip. Gerçekten karakterlerdeki gerçeklik ve olayların sonucundaki dram sizi diziye bağlayan bir hal alıyor. Bir bölüm izlediğinizde beyniniz adeta dumura uğruyor. Ve bu etkiden çabuk kurtulamıyorsunuz. Bende evime yeni netflix alanlardanım. Kullanım sürem boyunca bir kaç dizi seyrettim. Ancak en çok etkilendiğim diziler içerisinde her halde kuşkusuz Black Mirror, The Haunting of Hill House, The Dark ve Stephen King ve JJ Abrahams’ın önderliğinde yoluna devam eden Castle Rock dizisi var. Ama bazı diziler vardır ki öyle noktalara temas ederler. İnsanı bazen acıtan, bazen düşündüren bazen hüzünlendiren noktasal temalara hassas bir şekilde vurgu yapması bu diziyi başarılı kılan en önemli faktörlerden biri olarak sayılabilir.
Diziyi bilenler biliyor, ama bilmeyenler için kısaca biraz anlatalım. Black Mirror, her bölümün senaryosunun -çoğunlukla- farklı kalemlerden çıktığı ve yönetmen koltuğunda farklı insanların oturduğu distopik bir kurgu. Distopya deyince aklınıza uzak gelecek ya da bugünkü dünyadan keskin farklılıklar gelmesin. Black Mirror, belki de beş sene sonra görmemizin çok muhtemel olduğu şeyleri anlatıyor. Ancak bu değişiklikleri sadece teknolojiyle sınırlamak da yanlış olur. Çoğu bölümde teknolojik gelişmelerle birlikte ahlaki değerlere değiniyor olsa da, bazı bölümler tamamen ahlaki ikilemler üzerine kurulu oluyor.
Az önce de dediğim gibi, bu kadar farklı kılan şey, kurulan distopyanın günümüze çok yakın olması. Mesela oyunculukta (ve beraberinde pek çok alanda) arttırılmış gerçekliğin (augmented reality) ve sanal gerçekleğin (virtual reality) hızla geliştiği günümüzde, dizide göreceğiniz “ileri teknoloji” son derece mümkün ve gerçekçi duruyor. Kurguda “gerçeklik”ten ziyade “gerçekçilik” daha önemli diye düşünüyor olsam bile, bu dizinin “gerçekliği”nin günümüze bu kadar yakın olması, “gerçekçiliğini” de rahatsız edici, hatta bazen tahammül edilemez derecede arttırıyor.
Teknoloji gelişiyor. Peki insanlardaki ahlak ta aynı oranda iyileşip daha iyi bir hal alabiliyor mu ? İşte buna çok kaliteli bir şekilde temas eden Black Mirror dizisini seyretmenizi öneriyorum. Umarım önerimi dikkate alarak diziyi seyredersiniz.
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=jROLrhQkK78?wmode=opaque&w=640&h=360]
Yararlandığım Kaynak
https://kayiprihtim.com/inceleme/black-mirror-baktiginiza-pisman-olacaginiz-bir-ayna/
[zombify_post]
Yorumlar