Zor Bir Kişilik Özelliği: Nevrotik Mükemmeliyetçilik
İnsan, biyolojik ve sosyokültürel bir varlık olarak, doğuştan gelen özelliklerin ve çevresel koşulların etkileşimi sırasında kişiliğini şekillendirir. Bireylerin, içinde bulunmuş olduğu fiziksel koşullar biyolojik farklılıklar, kültürel farklılıklar ve aile tarafından yetiştirilme tarzı sonucu, bu koşullara bağlı olarak kişilik özelliklerinde bireysel farklılıklar görülmektedir. Herhangi bir ortamda bazı olaylar karşısında bireyler, sahip oldukları karakteristik yapısına göre tepki vermektedirler. Bu kişilik özelliklerinden birisi de “mükemmeliyetçilik” tir.
Mükemmeliyetçilik Nedir ?
Geçmişten bugüne kadar dayanan çalışmalara bakarsak mükemmeliyetçilikle ilgili birçok kuramsal yaklaşım mevcuttur. Mükemmeliyetçilik ile ilgili yapılmış olan birkaç tanıma değinecek olursak; mükemmeliyetçilik “bireyin kendisine ulaşılması olanaksız hedefler belirlemesi ve bu hedefler doğrultusunda bireylerin kendilerini değerlendirmeye çalışmasıdır” (Frost, Marten, Lahart & Rosenblate, 1990).
Dikkat Edin Akademik Mükemmeliyetçilik Nevrotik Mükemmeliyetçiliğe Dönüşmesin
1990 yılına kadar mükemmeliyetçilik tek bir bakış açısı ile alınmıştır. Akademik çerçevede mükemmeliyetçilik, birçok farklı alandaki algılamalara, yüksek endişeye ve negatif ruh haline dönüşebilir. Belirlenen yolda hedefe ulaşamamak başarısızlığı ve kişinin olumsuz sağlık ve ruhsal problemlerini beraberinde getirmektedir. Bu aşamada mükemmeliyetçilik nevrotik mükemmeliyetçilik boyutuna kadar varmaktadır.
Mükemmeliyetçilik Size En Çok Zarar Veren Şey Olabilir.
Nevrotik mükemmeliyetçi bireyler Hamacheck’e göre, kendilerine belirlemiş oldukları erişilmesi güç hedeflerine ulaşsalar dahi bu başarılarından hiçbir zaman tatmin olmayan, genellikle memnuniyetsiz ve kendilerini daima yetersiz hisseden kişilerdir. Yaptıkları hiçbir iş yeteri kadar iyi değildir. Bir işe başlamadan önce çok fazla kaygılanarak kendilerini stres altına aldıklarını başladıktan sonra küçük yanlışlar ile çok fazla ilgilendiklerini ve duygusal açıdan kendilerine farkında olmadan zarar verdiğini belirtmektedir. Diğer taraftan bakılacak olursa, normal mükemmeliyetçi bireyler de kendilerine güç hedefler belirler ancak, kendi sınırlarını bilirler ve bu yolda işlerin gerçekleştirilmesin de kendilerini oldukları gibi kabul eden daha rahat davranan insanlardır (Aktaran: Ashby, 2012:130).
Mükemmeliyetçilik Kavramında Yaratıcılık ; Sanat İçin Mi ? Toplum İçin Mi ?
Adler (2014) mükemmeliyetçilik kavramını olumlu ve olumsuz olarak iki boyutta inceleyen ilk araştırmacıdır. Adler’e (2014) göre bütün yaratıcı girişimlerin arka tarafında üstünlük çabası içerisinde olan bireyler vardır. Nevrotik bireyler üstünlük girişimi topluma bir yarar sağlamak için yapmaz sadece kendi doğruları bu yöndedir. Normal mükemmeliyetçi kişiler yaratıcılıklarını toplum yararına kullanırlar, sadece kendi doğrularını düşünmezler, başkalarına da fayda sağlamak için yaratıcılıklarını kullanırlar.
Uyumsuz Mükemmeliyetçilik Kavramı
Mükemmeliyetçiliği uyumlu ve uyumsuz olarak iki ayrı açıdan Slaney ve diğerleri (2001) benzer ölçüde incelemiştir. Kişinin amaçladığı hedefler, onun kapasitesini aşan bir eylem ise bu durum bireyi rahatsız eder. Bu durumda mükemmeliyetçilik olumsuz yönde etkilenir. Ancak kişinin belirlediği hedeflere ulaşabilmesi için buna uygun yönergeler ile çalışması onu başarıya götürecek olan olumlu faktördür. Kişinin yüksek beklentileri ve buna uygun teknikler geliştirmesi uygun mükemmeliyetçiliktir. Kişinin eylemi, onun yüksek hedeflerini karşılamaz ise bu bireyi rahatsız eder ve bu uyuşmazlık uyumsuz mükemmeliyetçilik olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde Üniversite Öğrencisi Olmak Stres Kaynağı Olarak Nitelendirilmektedir ?
İnsan yaşamaktan haz duyan bir varlıktır. Hevesini kıracak her durum, olay veya kişi, insandaki öfke duygusunu en önde getiren sebeplerdendir (Baltaş ve Baltaş, 1993). İsteklerinin engellenmesi ve bu doğrultuda duymuş olduğu öfke ile başa çıkmada etkili olan eğitim kurumlarından en önemlisi üniversitelerdir. Eğitim sisteminin zirvesinde yer alan ve bireylerin kendilerine ve topluma katkı sağlamak için hazırlandıkları üniversiteler ve bu üniversitelerde öğrenim gören üniversiteli bireyler, toplumun geleceği için oldukça önemlidir. Ancak üniversiteler genellikle ülkemizin öğrencileri tarafından stres kaynağı olarak nitelendirilmiş bir kurumdur. Hatta ülkemizdeki gençler, sosyal ve kültürel bakımdan hızla değişen toplumumuzda biraz daha fazla zorlanmaktadırlar. Üniversite öğrencilerin sevme ve sevilme gibi daha birçok temel gereksinimlerini karşılamamaktadır (Yeşilyaprak, 1986, Akkoyun ve Dökmen, 1989).
Bir İşi Tam Olarak Bitiremiyor Musunuz ? Sürekli Yeniden Başlamak Mükemmeliyetçiliğin Sonucunda Gerçekleşiyor Olabilir
Patch’e (1984) göre, mükemmeliyetçi öğrencilerde görülen bazı olumsuz özellikler; yapılması gereken bir işi sürekli farklı bir tarihe erteleme, bir işi yarım bırakma, yapılan işten memnuniyetsizlik ve yapılan işi bozarak sürekli yeniden başlama, bireysel çalışmalara ya da grup çalışmasına karşı katılım isteksizliği, ya hep ya hiç düşüncesiyle hataları tolere edebilmede yeteneksizlik, gerçekliği bulunmayan yüksek hedefler, arkadaşlarına göre mükemmel ancak kendisine göre mükemmel olmayan düşüncelerine karşı anlayışsızlık, en ufak bir yanlışa aşırı tepki geliştirme şeklinde tanımlanmıştır. Bu negatif eğilimler, kontrol edilmediği takdirde öğrencilerin benlik algılarına ciddi şekilde zarar vermekle birlikte, okul içerisinde öğrencilerin not ortalamasında ciddi oranda düşme yani akademik başarısızlığa ve uyumsuz davranışlara sebebiyet vermektedir (Barrow ve Moore, 1983).
Sürekli Onay Almak En Büyük Hatanız Olabilir.
Mükemmeliyetçi birey elde etmiş olduğu hiçbir başarıdan yeteri kadar tatmin olmamaktadır. Mükemmeliyetçi bir kişiyi tanımak için bir projeye ne kadar vaktini ve enerjisini ayırdığını gözlemleyebiliriz. Mükemmeliyetçiler reddedilmekten, onay almamaktan oldukça korkmaktadır. Bir işe göstermiş olduğu çabadan hiçbir zaman memnuniyet duymazlar. Horney’e göre akademik mükemmeliyetçi bireyler diğerlerinden ayrılan eşsiz kişilerdir. Başarıya ulaşabilmek için kendilerini bu denli zorlamaları ve sürekli bu korku ile yaşamaları ile not ortalamaları arasında bir ilişki kurulmuştur.
Daha çok psikoloji makalesine buradan ulaşabilirsiniz.
Psikolojiblogu.com‘a teşekkürler.
Bu yazı Psikolojik Danışman Mehmet Buğra Yerlikaya Tarafından Yazılmıştır. Sosyofikir olarak bu yazıyı sizlerle paylaşmamızı sağladıkları için çok teşekkürler…
Yorumlar