Yabancı Sosyofikir.Com ile Buluşuyor. Keyifli okumalar.

YABANCI28129
YABANCI28129

Selamlar arkadaşlar, biliyorsunuz ki wattpad üzerinde bir kitap üzerinde çalışıyorum. Bu kitabı sosyofikirde’de paylaşıp daha fazla okura ulaşmayı umuyorum. Kitabın wattpad sürümüne buradan ulaşabilirsiniz.Kitabı sosyofikir.com’da okumak isteyenler için buraya da yavaş yavaş bölümler gelecek. Ama unutmayın son bölümler en güncel bölümler her zaman wattpad’deki hikayemizde olacak. Buraya yaklaşık 1 -2 gün sonra düşebilir yeni bölümler. Şuan 5 bölüm oldu yavaş yavaş başlayalım o zaman.

Bölüm:1 Yabancı
Karşıya geç ve dön
Yanmasına izin verme, hissettiğin noktaların
Hepimiz özlemek istiyoruz
Acımasız olma, sevgi dolu ol
Seni ağlatmak gerekmez miydi?
Sana söylemek istediklerimi söyledim
Söyledim

Bu şarkıyı mırıldana mırıldana yolda yürüyordu. Akşam olmuştu. Karanlık bastığında insanlar yavaş yavaş evlerine dağılırken hep sıradan bir insan olmayı diliyordu. Ancak bu gerçek olmadı, olamadı. Ona bir hediye miydi bu ? Yoksa bir lanet mi ? Yaşadıkları, içinden çıkamadığı durumlardaki beynindeki duyguları kontrol edemeyen başka bir insan daha var mıydı ? Genç hızla yürüyor bir yandan düşüncelerinin derinliği onu yutacak gibi geliyordu. Yollarda başına neler gelecekti ? O hiçbir şey bilmiyordu sadece kurtulmak, bazı şeylerden sıyrılmak ve özgür olmayı diliyordu. Sadece yüksek bir ateşle bilmediği bir yerde uyanmış olan bu genç hayatın içerisinde bu koca dünyada bir toz taneciği yada bir şeytan tüyü gibi rüzgarın onu götürdüğü yere gidecekti. Adını bilmiyordu.. Yada kim olduğunu.. Nereden geldiği de belli değildi. Sadece elindeki o kağıtta bir kaç kelime yazı vardı. Bir de kağıdın altında buruşmuş olan kısmında bulunan o bir kaç cümle.

Karşıya geç ve dön..

                                                               Bölüm 2: Mavi Kitap
Kimdi o ? Neden bir ateşle bilmediği bir yerde uyanmıştı. Kendisini tanıyamıyordu. Sadece kafasında endişelendiği bir şeylerin olduğunu hissediyordu. Hisler çoğu zaman gerçekleri yansıtır. Ama bazı zamanlarda istisnalar olabilir.( Obsesyon gibi durumlar yaşayan insanlar hisleri ve endişeleri ile bilinmez bir yolda baş başadır. Kurtulmaları  ancak çeşitli kompulsiyonlar ile olur.)
İçindeki duyguları tanımlamaya çalıştı. Belki de kendini bu şekilde bulabilirdi.  Az sonra yağmur yağacaktı. Bu yağmur onun kendisini keşfetmeye başlamasına sebep olacak can suyunu onun için sunacaktı. 
Yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başladığında o da bir dükkanın tentesinin altına girdi. Orada yağmurun biraz dinmesini bekledi. Arkasını dönüp bulunduğu dükkanın vitrin camına baktı. Burası bir kitapçıydı. Eski bir kitapçıya benziyordu. İçerisi eski mobilyalarla donatılmış, antika değeri taşıyan kitaplık vardı.  “Ağaç Kitapçı” böyle yazıyordu camda. Onu okuyabilmişti. 

İçeri girdi. İçeri girerken dükkanın kapısının üzerinde olan çıngıraklı zil çaldı. O anda içeriden yaşlı, gözleri çukur çukur olmuş bir adam belirdi.
-Kim o ?
-Merhaba, yağmur yağıyordu da buraya sığındım. Dininceye kadar bekleyebilir miyim ?
– Olur evlat, keyfine bak. Bu zamanlarda yağıyor mübarek..
-Teşekkür ederim efendim.
dedi. Ve yavaş yavaş kendini, içerideki büyülü havaya bıraktı. Raflarda bir sürü kitap yan yana sıralanmış bir şekilde dizilmişti.  Yağmurda kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Gök adeta bir aslan gibi kükrüyordu. Genç adam rastgele bir kitap aldı. Bu kitap mavi renkte, üzerinde yeşilimsi bir etiketi olan eski bir kitaptı. Kitabı aldı ve kitapçının kitap okumak isteyenler için oluşturduğu, eski motiflerle donatılmış masa ve koltukların yanına gitti. Yavaşça koltuğa oturdu. Adeta gömülmüştü.. Düşünceleri, onu çıkmaza sürükleyen bu yeni hayatı ona neler sunacaktı. O anda bir müzik arkadan ince ince duyulmaya başladı.
   
Müzik bir hızlanıyor bir yavaşlıyordu. Adeta onun beyni gibi.. Bir şey için endişe duyuyordu ama bu neydi ? Bu yere nereden ve nasıl gelmişti ? Kitabı açarken elleri titriyordu. Yavaş yavaş kitabın ağır kapağını kaldırdı ve okumaya başladı.
“Sevgili okuyucu bu kitabın içerisindekiler herkesin anlayamadığı bazı şeyler ihtiva eder. Bu yüzden okumadan önce durun ve düşünün. Bu kitapta ne arıyorum ? Ne bulmak istiyorum ? Düşündünüz mü ? Tamam o zaman başlayalım bu senin için bir lütuf mu yoksa bir lanet mi okuyucu onu bilemeyeceğim ama bu kitabı okuduktan sonra hayat senin için daha farklı olacak.Her şeyi daha farklı görmeye başlayacaksın..”
   
Genç adam şöyle bir etrafa bakındı. Çevresi o kadar güzel, o kadar can alıcıydı ki orada sonsuza dek kalabilirdi. O sırada içerideki dükkan sahibi içeri geldi. Gencin yanına yaklaşarak gözlüklerini biraz aşağı indirdi. Ve söze başladı.
-Ee genç adam, kendine bir kitap bulmuşsun bile. Yağmur’da hemen dinecek gözükmüyor. İstediğin kadar burada oturup bu kitabı okuyabilirsin. 
dedi. Genç’te kafasını sallayarak onayladı ve okumaya devam etti.
“Sen içindekini tam olarak biliyor musun ? Kimsin sen nereden geldin ?Neden bu dünyaya gönderildin. Bu kadar canlı neden yaratıldı ? 
Az mısın çok musun ? Var mısın yok musun? Sen bir masal mısın gerçek misin ? Hiçlikler içinde kanayan bir yüreğin mi var? Güçlükler içerisinde çürüyen bir ruhun mu var ? O zaman bu kitabı okumaya devam et çünkü sonucunda kendini ihya edip, farklı zamanlarda farklı yerlerde olmayı öğreneceksin. “
Genç ne olduğunu anlamadı ancak bu kitap dikkatini iyice çekmişti. Ama bu kitaptan önce neden buraya geldiğini bu bilmediği yerde olduğunu açıklamalıydı.
Bazı kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler. Ama benlik insanın bulduğu değil yarattığı bir şeydir.O da kendi benliğini oluşturmalıydı.
Genç adam içerideki kitapçıya seslenerek.” Efendim, selamlar tekrardan konuşabilir miyiz ? ” diye sordu. Adam içeri geldi ve elindeki kahve fincanını eski ardıç ağacından yapılmış olan masaya bıraktı. Masa o kadar biçimsizdi ki bir dikdörtgen olmuyordu. Delikanlı söze girdi.
“Efendim belki bu söylediklerim sizin için garip gelebilir. Ama ben bunları yaşıyorum anlamlandıramadığım olaylar zinciri peşimi bırakmıyor. Kim olduğumu hatırlamıyorum. Ya da nereden geldiğimi. Bir evim var mı onu da bilmiyorum. Nereye gideceğim ? Bugün hiç bilmediğim bir yerde uyandım. İçimde yine o aynı endişe ve korku vardı. Sonra dışarı çıktım, yağmur başladı ve sizin dükkanıza rast geldim.İşte benim hikayem bu. İsmimi bile bilmiyorum. Çok acı veriyor bu delirecek gibi oluyorum. Belki de bunlar bir düştür. Sadece bir rüyadan ibarettir.” dedi
Adam genç delikanlıya şöyle bir baktı ve ” Şu an ve şimdi, gerçektir, canlıdır. Geçmiş canlılığını yitirirken, gelecek henüz can bulmayandır. Yani bugün var, yarın olmayabilir. Evlat geçmişte kim olduğun önemli değil, önemli olan şuan kim olduğun ve gelecekte kim olacağındır. Ve sen iyi birine benziyorsun. Mavi kitabı bulmuşsun. Şimdi senin ilginç olduğunu anlamaya başladım. O kitap okurunu kendi seçer. Ve ancak kendi iradesiyle bir şeyler aktarır karşıdaki okuyucuya. Gerçek sevgi iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir. Sende o sevgi var. İçini hissedebiliyorum. Bak evlat dükkanın arkasında küçük bir oda var. Ben bazen eve gitmediğim zamanlarda orada kalıyorum. Ama istersen senin için orayı düzenleyebilirim. Kendini bulana kadar benimle burada kal belki kendini bulmana yardımcı olabilirim.” Dedi.