Çok uzak bir yoldan gelmişti. Ölümle pençeleşmiş, sonrada beynindeki savaşa girmişti. Hayatının aslında beyninde olduğunu biliyordu. Savaş başlamıştı. Sadece kendini savaşa hazırlamalıydı.
O sabah kalktığında suratında o sinirli hal vardı. Gece gördüğü rüyalar onu yine etkisi altına almıştı. Hep böyle olurdu. Hiçbir zaman hayatını kontrol edemiyordu. Sanki bir obsedör tarafından kontrol edilen sadece düşünceleriydi. Bunları hayatında uygulamıyordu. Bunların saçma bir kurgu olduğunu biliyordu. Ama onlar onu rahat bırakmıyorlardı.
“Korkudan çığlık atan adam gibiydi elleri, tablodaki şakağındaydı elleri.” Dışarı çıktı. Bakındı. Kumsala doğru gitti. Denize baktı, deniz kokuyordu. İyot.. Onu çok severdi içine çekti.. Yürümeye başladı.. Her zaman bas çalıyordu kafasındaki düşünceler.. Çok kalın bir ses tonu onu kontrol ediyor gibiydi. Şimdiyse o ondan kurtulmak istiyordu.. Aslında her şeye sahipti ama beyni her zaman onu kontrol edebiliyordu. Saatlerce yerinde oturuyordu, kalkmıyordu, ya da yürüyordu.. Savaş kapıdaydı. Enefora geliyordu. Ondan çok korkuyorlardı. Hazırlıklı olmalılardı. Ama korkuyordu. O bir kraldı. Enfora iki gün içerisinde oradaydı. Onun orduları da oradalardı ve onlara hiç bir şey yapamayacaklardı.
Askerlerin yüzlerindeki korku gerçekten kafalarında bir çok düşünce olduğunu ve ölmek istemediklerini gösteriyordu. O kendini koruyabilirdi belki ama onlar ?
Yorumlar