Diego Garcia Ve Kaybolan Uçak

Diegogarcia
Öncelikle bu videoyu izlemenizi rica ediyorum arkadaşlar. Bu videoda Diego Garcia teorisinle alakalı bir video.

Sevgili sosyofikir okuyucuları sizlerle kaybolan uçak ile ilgili bilgileri, teorileri, görüşleri paylaşmaya devam ediyoruz.

Günlerdir kafalarımızı kurcalayan bu önemli soruyu düşünmeye devam ediyoruz. Koskoca Amerika neden bir uçağı bulamıyor. Çünkü bizim bildiğimiz Amerika nefes alışımızı kontrol edebilecek bir güce sahip. İşte bu noktada acaba diye bir düşünceye dalıyoruz. Acaba Amerika planlı olarak bu işi hazırladı. Yani eğer kaçırılma ise bile basit bir kaçırılma olayı olmadığı apaçık ortada. Eğer kaçırıldıysa uçak önceden planlanmış olarak yakıtı ve gideceği rota belirlenmiş olamaz mı ? Belkide bu uçaktaki kişilerden bazıları Çin veya Malezya gibi ülkelerin önde gelen önemli bilgiler taşıyan insanlarıydı. Bugün açıklanan bilgilere göre bu rota üzerinde bilin bakalım ne varmış ?  Diego Garcia.  İşte Amerika acaba uçağı önce buraya indirerek istediği ne varsa alıp daha sonrasında da uçağı bir yerde düşmüş gibi gösteremez mi ? Ya da o üste herkesi imha etme şansı da var. İşte bilinmeyen bu uçak kazası kafa karıştırıcı olarak düşündürmeye devam ediyor. 

Eldeki veriler uçağın güney çin denizince veya malakka boğazında olmayacağını düşündürüyor. Nitekim zaten araştırmalar Hint okyanusuna doğru kaydırıldı. Acaba yanlış yerdemi aramalar yapılıyor diye düşünen arkadaşlar için söyleyebileceğimiz bazı şeyler var. Eğer gerçekten uçak denize mükemmel bir iniş yaptıysa ki bu gerçekten kolay değil. Arkadaşlar bazı arkadaşlardan aldığım duyumlar zamanında bu şekilde inişlerin olabileceği konusunda idi. Fakat şöyle bir durum var normal bir sudan bahsetmiyoruz. Durgun bir su değil. Bir okyanus. Diyelim ki indi. Sonrasında bu kadar zaman haber alınamaması durumunda zaten yolcuların hepsi ölmüş olmalı su ve yiyecek konusunda yaşadıkları sıkıntı nedeniyle.

Zamanında hiç mi motoru durum yere güzelce
inen uçaklar olmadı ? Oldu tabii ki de ama karaya inmediğini düşünüyorsanız
Okyanusta hayatta kalmaları gerçekten zor. Arkadaşlar 15 Ocaktaki New York Uçak kazasısını hatırlayalım. Bu konuda çeşitli spekülatif konuşmalar oldu. Fakat o kaza Hudson Nehrinde oldu. Yani Hudson nehri sakin akan bir nehirdir. Ama şuan konuştuğumuz konu bir okyanus. O yüzden Hudson Vakası ile lütfen bu olayı karıştırmayalım bence denize inmeleri o kadar kolay değil. Diyelim ki indiler bu insanlardan herhangi bir tanesi bile mi su yüzeyinde kalmadı. Ki yolcular hayatlarını kaybettilerse..

 Ekşi Sözlükten çok takip ettiğim bir yazar olan Wormik adlı arkadaşımızın görüşlerini aynen aktarıyorum. 

“uçak sistemleri bilgisi
olan birilerinin yapmış olduğuna kanaat getirdiğim kaybolma olayıdır. bu
kişi(ler) pilot, mühendis veya teknisyen (bundan sonra pmt diyeceğim) olabilir.



koskoca uçak nasıl
kaybolur diyorsunuz değil mi, mümkün aslında,



daha önce bir kaç
kere yazılmıştır ancak yazacaklarımın anlaşılabilmesi için açıklamam gereken
şeyler var,



uçaklarda
transponder denen bir cihaz vardır, bu cihaz yolcu uçaklarında genelde iki
adettir, bu alet uçağın kimliğini, yüksekliğini ve pozisyonunu yerdeki hava
trafik kontrolüne bildirir. bu iki sistem kapanırsa uçak yerden ancak
konvansiyonel radarlar ile (askeri radar) görünebilir, ve bu iki sistemi
kapatmak mümkündür, pilotlar veya uçağı ve sistemlerini bilen bir mühendis veya
teknisyen de yapabilir.



uçaktaki tranponder
sistemi, yerdeki askeri radarlardan çok daha net bilgi verdiğinden, askeri
radarlarda uçağın ekranda bir görüntüsü belirir ancak ne olduğu
anlaşılamayabilir veya umursanmamış da olabilir, çünkü bazı hava olayları ve
kuş sürüleri de askeri radarlara takılırlar.



diğer konu elt
(acil durum yer belirleme cihazı), her bir elt uçağa özel kimlik bilgisi taşır,
eğer testleri düzgün ve düzenli yapılıyorsa ve içindeki g-switch denilen çarpma
anında sinyal göndermesine yarayan switch çalışıyorsa, uçak düşseydi bizim bu
sinyali almamız gerekirdi. havayollarında elt testleri yapılırken belli bir
zaman dilimi içinde yapılmasına dikkat edilir, bu zaman dilimi dışında alınan
sinyaller gerçek kabul edilir ve hemen havayolu ile irtibata geçilir. şimdi bu
elt cihazı kapatılabilir mi? kokpitten kapatılabilen bir cihaz değildir, ancak
uçağın yolcu kabininden üstteki paneller açılarak cihaz üzerinden direkt olarak
kapatılabilir. (neden kapatma seçeneği var ki bu cihazda derseniz, kargo ile
yollarken araçlar arası atılıp tutulursa sinyal vermesin diye)



şimdi bu elt
cihazından bazı uçaklar yukarda anlattığım tipte olanlar vardır, bazı uçaklarda
ise su ile temas ettiğinde sinyal yayacak şekilde olanlar vardır. uçak suya
düşseydi bunlardan da sinyal gelecekti. uçak suya da düşmedi yüzüyor diyelim,
bu da mümkün, su elt cihazına ulaşmadığından sinyal alamıyor olabiliriz, uçak
kapıları bir şekilde kapalı ve su yüzeyinde ise su içeriye ulaşamayacaktır,
veya ulaşması çok zaman alacaktır, ama bu çok düşük bir olasılık.



diğer sistemler,
bir tanesi ses kayıt cihazı, bir tanesi uçuş veri kayıt cihazı, bu ikisi
karakutu olacak bilinir ve ikisi de suyla temas ettiğinde yerini belli edecek sinyaller
yayarlar. bu sinyaller elt sinyalleri kadar güçlü değildir, ancak varsayılır ki
uçağın yaklaşık pozisyonu biliniyorsa, bu cihazlar bir hafta ila bir ay
arasında sinyal yayarlar ve yerleri bulunabilir. bu da olmadı, bu sinyaller
bulunamadı bu olayda.



bitmedi, uçakta
havayollarının tercihi olarak acars denilen uçaktan hangi veriyi istiyorsanız
alabileceğiniz bir sistem vardır. bu sistem zorunlu değildir, opsiyoneldir,
lakin malezya havayollarında varmış. bu sistem kapatılabilir mi? evet,
“pmt” bu sistemi ilgili sigortasını çekerek kokpitten kapatabilir. ek
bilgi, acars istenirse hem yer hem uydu sistemleri ile çalışabilir. opsiyonel
bir sistem olduğundan bunların hepsi maliyettir ancak malezya havayollarının
acars’ı veya başka bir sistemi uydu (inmarsat) ile de veri alışverişi
yapıyormuş ve bu uydulardan uçak radardan kaybolduğundan çok sonra bile sinyal
geldiği teyit edilmiş. acars’ı kapattıklarını varsayarsak “pmt”nin
farketmediği başka bir sistem uydu ile görüşmüş olabilir.



yine
“pmt”, uçaktaki yolcuların hepsini uçağı servis tavanından (777 için
43,100 feet, ancak biraz daha yükseğe de çıkabilir, hata payı olabilir)
uçurarak veya basınçlama sistemleri ile oynayarak herkesi bayıltabilir. basınç
düştüğünde başüstü dolaplarından otomatik olarak inen maskeler var ya, onların
inmesi gerekir değil mi? öyle ancak bu maskelerin sistemlerinin de bir
sigortası vardır ve kokpitten kapatılabilir. kendileri nasıl bayılmadılar
derseniz, kendilerinin ayrı bir oksijen kaynakları kokpitte var.



uzun lafın kısası kokpittekiler
yer radarlarına müdahale edemezler ancak belli rotalardan geçerek yukarıda
saydıklarımı yaparak yer radarlarına da yakalanmadan uçağı bir yerlere indirmiş
olabilmeleri çok mümkün.



kalan diğer seçenek
ise anlattığım bütün sistemleri kapatarak nerede olduğunu bilemediğimiz ama
uzunca bir süre sonra bir şekilde ortaya çıkabilecek bir yerde uçak
düşmüş/düşürülmüş olabilir.”